13 Nisan 2014 Pazar

UYARIŞ, UYANIŞTIR...

      Uyarmak...
      Farkında olmayanı ikaz etmektir kimi zaman uyarmak. Farkında olmasını sağlamak için ihtarda bulunmaktır. Bir şeyi yapması ya da yapmaması için önceden alınan bir tedbir gibi görünse de, aslında yapılan bir hatanın bir daha tekrar etmemesi için bir uyarıdır, bir uyarıştır.
      Toplum bir uyku halinde. İnsanlar, bakıyor ama görmüyorlar, duyuyor fakat işitmiyorlar. Farkında değiller anlıyor musun? Nasıl yaşadıklarının, yaşamalarına sebep olanın farkında olmadan yaşıyorlar veya yaşadıklarını sanıyorlar. Oysa ki, yapmaları gereken tek şey uzağa değil, en yakına, daha da yakına, içine bakmak. Şimdi sen soruyorsun; " Farkında değillerse, nasıl içlerine bakacaklar? Farkında değiller ki." Diye. İşte burada bir ikaz devreye giriyor, uyuyan benliğin uyanması için bir uyarış.
      Küçük bir çocuğu düşün, veya henüz emeklemeye başlamış bir bebeği. Ona zarar gelebilecek olan her şeye karşı uyarır, onu ikaz edersin değil mi? Odadaki bir soba veya yaklaşmak üzere olduğu bir kesici alete karşı onu korumaya çalışırsın ve senin yanında olmadığın zamanlarda kendini koruyabilmesi için çeşitli uyarılarda bulunursun. Ve hatta tüm engelleme çabalarına rağmen, seni anlamayacak veya aynı hataları tekrarlayacak olsa, bir kereliğine de olsa, ona kızarak veya üzerek dahi olsa sırf onun yararı için onu yine uyarmaya çalışacaksın. Sobada bir kez elini yakmasına, eline bir defa çayın dökülmesine veya korkmasına göz yumacaksın. İşte bu nedir, onun uyanabilmesi için yaptığın bir uyarıdır, ikazdır.
      Allah, farkında olmayan kullarını uyarır, uyuyan insanları uyandırır. Bunu da, ya bir ders, ya da tam aksine bir mükafat olarak verir de kulunun aklına tezahür eder. Rabb'ini hatırlar kul. Ya hediyeyi görünce şükreder, ya da başına gelen olaydan ders alır da Allah'ı hatırlar. Bu iki farklı durum da bir uyanıştır aslında, kendine gelmektir. Bunu idrak edebiliyorsa kul ne ala, yok eğer hala farkına varamıyorsa hakikatin, uyanıştan ziyade, her daim uyarışı yaşayacaktır yaşamı boyunca. Oysa şöyle bir düşünse, çok değil, bir kaç saniye düşünmeye ayırsa, kendisini düşündüren gücün de farkına varacak ve belki de bir daha hiç uyumamak üzere uyanışı hissedeceklerdir.
      Hiç düşündün mü? Bu güne dek, türlü sorunlar yaşadın, çeşitli sıkıntıların oldu. Acaba dedin mi kendi kendine, Bu  bir uyarı mı? Ya da, sebepsiz yere mutluluklar yaşadın, hiç yoktan tüm işlerinin bir biri ardına rast gittiği oldu elbet. Tam da bu anlarda, Rabb'ini hatırladığın, andığın oldu mu? Fazla değil, sadece bir kaç saniye; " Şükürler olsun sana Rabb'im." Demek, uyanışın ta kendisi, uyanışların en güzelidir. İlla ki uyarılmak gerekmiyor ki Allah'ı anmak için, nefes aldığın her an, görebildiğin, duyabildiğin ve konuşabildiğin her bir saniye zaten Rabb'inlesin. Zaten O'nun rahmeti sayesinde sen, sensin. O halde ne diye bile bile,bela ve sıkıntıları kendi üzerimize kendimiz çekiyoruz. Uyanışı, aydınlanmayı yaşamak için, Yaradanımızı, yaratılma sebebimiz olan Allah'ımızı anmak için, neden illa ki bir uyarışa gerek duyuyoruz?
      Gerçek uyanış, uyanmaktan ziyade, her daim uyanık kalabilmeyi başarmaktır. Böylece ne bir ihtara, ne de bir uyarışa gerek kalacaktır. Bu demek değildir ki, başımıza sıkıntı gelmeyecek, dertlerimiz olmayacak. Unutma ki, her daim bir imtihan içindesin ve bu imtihan senin sabrınsa, sabrın da senin mükafatındır. Fakat önemli olan ya uyarıldığımız anlarda uyanabilmek, ya da hiç uyarılmayı beklemeden uyanmayı başarabilmektir. Tefekkür ve şükür seni her an koruyan bir kalkan misali yüreğindeki tükenmez bir enerjidir. Dikkat ettiysen zihnindeki veya aklındaki demedim. Ben dışarıyla ilgilenmem, gerçek yaşam senin içindedir. Zihin veya akıl ise sana sadece dışarıyı gösterir. Oysa asıl hayat içeridedir.                                                                              
Hiç bir zaman unutma; Zihin, mükemmel bir uşak fakat gerbat bir efendidir. Zihnini kullanmasını bilmelisin, aksi takdirde zihnin seni kullanacak ve ipleri eline alacaktır. Farkettiysen, zihnini kullan dedim.Onu bir araç olarak düşüneceksin, amaç olarak değil. Zihin,ruhuna erişmek için, özünü bulmak için sana köprü olmalı. Anacak bu sayede gerçek uyanışa giden yolu bulabilmek için sana yardımı dokunacaktır. Çünkü artık emir-komuta sendedir.
      O halde ne diyoruz? " Uyarış, Uyanıştır..." Rabb'im, her daim uyanık kalmamızı nasip etsin İnşallah. Amin.
      Dua ile...

©Poweredby farkında mısın?® 2014™


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder