18 Nisan 2014 Cuma

DUA, ALLAH'IN KAPISINI ÇALMAKTIR, DİRETMEK HADDİ AŞMAKTIR.

      Dua...
      Çağırmak, seslenmek, istemek, yardım talep etmektir dua. Allah'ın yüceliği karşısında kulun aczini itiraf etmesi, sevgi ve saygı duyguları içinde lütuf ve yardımını dilemesidir. Dua, sınırlı ve aciz olan insanın, sınırsız ve sonsuz kudret sahibi olan Allah ile kurduğu iletişim ve köprüdür. Bu sebepledir ki  insan, tarihin hiçbir döneminde duadan uzak kalmamıştır. Dua zikirdir, ibadettir. Duanın önemini aksetmek içinse, Peygamber Efendimiz ( s.a.v ); " Dua, İbadetin Özüdür." Buyurmuştur.
      En son ne zaman dua ettin? Hayır hayır, namaz dualarını kasdetmiyorum. Rabb'ine yönelip, ne zaman O'nunla konuştun? İlla ki sıkıntıda olman gerekmez. Huzurluyken de, mutluyken de dua etmeyi, Rabb'inle konuşmayı ihmal etme. Bilirsin ki Allah, duasında ısrarcı olanı sever. Israr kelimesi ise hep yanlış anlaşılmış ve / veya yanlış yerlerde kullanılmıştır. Doğru olanı yapmak için ısrar etmiyoruz da, neden doğru yapamıyorum diye diretiyoruz hep. Buradaki ince çizgiye dikkat etmeni isterim. Burada bir isyan var, sorgulama var farkında mısın? İşte sen, dua ediyorsun etmesine de, dua etmeye devam etmek yerine neden kabul olmadığını soruyorsun Rabb'ine. İşte burada haddini aşıyorsun da farkında değilsin. Oysa ki bilmez misin? Allah, duanın kabul vaktini en iyi bilendir. Unutma ki, Yüce Rabb'imiz, yavaş yavaş halleder işlerini.
      Bir ziyarete gidersin, birkaç defa evinin kapısını çalarsın da açan olmaz ya hani. Belki bir defa daha denesem mi diye ikilemde kalırsın hatta. Ama kapının açılmadığını görünce ya vazgeçer gidersin, ya da kapıyı çalmak da ısrar edersin değil mi? Peki hiç düşündün mü, kapının ardındaki kişinin müsait olup olmadığını, hiç aklına getirdin mi hasta mıdır veya uyuyor mudur diye? Açılmayan kapıyı çalmakta diretmenin sana getirisi nedir ki, hala ısrar ediyorsun? Toplum olarak bir alışkanlık içindeyiz. Kilitli olan kapıyı bile zorluyoruz, acaba açılır mı diye. Kilitli işte, ne diye zorluyorsun ki? Bunu çok sık yapıyoruz biliyorsun değil mi? İşte gereksiz olan her şey gibi haddinden fazla diretmek de gereksiz ve bir o kadar yanlış bir davranıştır.
      Ne güzeldir her daim Allah'ı hissetmek, O'nu anmak ve dua etmek. Ne muntazam bir idraktir her an Dua etmek, tefekkür etmek, şükretmek. Fakat bilmeni isterim ki, en hayırlı dua, ardına bakmadığın, arkasını sorgulamadığındır. Hep söylerim; Sen duanı et ve bırak, ötesini düşünme bile. Kabul olup olmayacağını aklına bile getirme. Unutma ki, hakkında hayırlı olan duayı kabul eder Rabb'im. Sen razıysan Allah'tan her gelene, sorgulamanın bir manası yok değil mi?
      Bir kıssayı sana hatırlatmadan geçemeyeceğim. Hz. Musa Peygamber'in zamanında bir ailenin çocukları olmuyormuş. Hz. Musa'ya gelerek, Allah'a sebebini sormasını istemişler. Hz. Musa ise Yüce Allah'a sormuş, Allah'da o ailenin çocuklarının olmayacağını bildirmiş ve Hz. Musa,bunu o aileye söylemiş. Aradan uzun yıllar geçmiş ve aynı aile bu kez yanlarında küçük bir çocukla gelmişler Hz. Musa'nın yanına. Hz. Musa, bu kimin çocuğu diye sorduğunda, bizim çocuğumuz Ya Musa yanıtını alınca çok şaşırmış ve bir o kadar mahçup olmuş. Sormuş Hz. Musa Mevla'ya; Rabb'im, hikmetinden sual olunmaz ama o ailenin çocuklarının olmayacağını bildirmiştin, nasıl oldu da çocukları oldu? Diye. Allah'tan yanıt gelmiş; "Ey Musa, o aile benden ne dualarını eksik ettiler, ne de ümitlerini. Çok istediler ve sabrettiler, ben de onlara evlat nasip ettim."
      Sakın pes etme, asla ama asla Rabb'inden ümidini kesme. Sen duanda da, sabrında da ısrarcı ol her daim. Ama sakın ola bu ısrarını duanın icabeti hususunda kullanma. Ne diyor En'am Suresi 91. Ayette; " Allah De, Ötesini Bırak." O halde, sen de Allah'ın kapısını çal ve bırak. Elbet, Mevlam sana kapısını açacaktır.Bu gün olmasa, yarın mutlaka...
      Dua ile...

©Poweredby farkında mısın?® 2014™




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder