11 Nisan 2014 Cuma

DÜNDEN SONRA, YARINDAN ÖNCE...

      An...
      En kısa zaman birimidir an. İçinde bulunduğun şimdiki zamandır. Ve sen, şimdiyi yaşıyorsun, dün bitti ve hatta birkaç saniye önceki yaşadıkların da geride kaldı. Elinde olan sadece bu andır. Yarından haber var mı? Yarını yaşayacağına dair bir senedin var mı? O halde ne diye kaygıdasın? Ne diye gelecek için endişe taşımaktasın? Üstelik, geçmişin yaralarını hala kendin acıtmaktasın. Neden elindeki bu anın avuçlarından akıp gitmesine izin veriyorsun? Sen, geçmiş ve gelecek arasında sıkışıp kalmaktan elindekinin kıymetini anlayamıyorsun.
      Yaşayan her canlı sadece bu anı yaşar. Her ney yaparsa yapsın, her ne düşünürse düşünsün sadece bu an içinde gerçekliğini sürdürür. Yaşayan için kar da, zarar da bu anın eseridir. Demek oluyor ki, her ne güzel şey yapıyorsa, yanına kar kalacaktır her canlının. Çünkü, en kıymetli olan zamandır, bu andır ve geri dönüşü olmayan, telafisi yapılmayan tek şeydir zaman.
      Kendini bilen, yaşama sebebini idrak eden insan, elinde gelenin fazlasını feda eder bu gün için, bu an için. Çünkü onun sorumlulukları vardır, çünkü onun amacı vardır, hedefi vardır. En önemlisi ise, kendini bilen insanın Rabb'i vardır. Bilirsin ki; Kendini bilen, Rabb'ini bilir, kendini bilen hakikati bilir ve hakikat, sadece ama sadece bu gündür, bu andır. O halde, en güzel eylemlerle, en faydalı amellerle değerlendirdiğin an senin için huzura dönüşecektir. Çünkü zaman kavramının geçiciliği seni ilgilendirmeyecek, tam aksine geçmiş olan, geride bıraktığın zamanların da hep hayır olarak anılacaktır. Bu senin için de, Rabb'in için de ne muntazam bir duygudur. Kıymetini bilene...
      Allah'ı her daim hisseden,  her hareketinde anan ve zikreden kul, dün ile alakadar olmaz ve akabinde yarının kaygısı o kulda tezahür bulmaz. Çünkü, kendini Rabb'ine emanet eden insanın, rızkından da, hayrından da şüphesi olmaz. Bilir ki Allah, her daim yanındadır ve bu gününü de, yarınını da hazırlamıştır. O halde ne diye toplum kaygı içinde, ne diye yarının endişesini duymakta. Rabb'ine güvenmez mi, O'na inanmaz mı? O, bir çok ayetinde bunu belirtiyor zaten. Kul, hiçbir zaman kendini çaresiz hissetmemeli, Rabb'ine sığınmalı ve kendini ve sevdiklerini O'na ısmarlamalıdır.
      Dikkat et! Ben sana boş boş otur, hiç bir şey yapma, Allah senin rızkını verecektir demiyorum. Sana aklı veren de, fikri veren de Allah. Tabi ki çalışacak, çabalayacaksın. Ama bilmiş ol ki, en değerli şeyin olan zamanını hayırlı amellerle geçirdiğin vakit senin dünün karlı, yarının garantidir. Sen bu güne, sadece bu ana odaklan ve elinde var olan sadece bu anını en iyi şekilde değerlendir. Bu gün, için rahatsa ve gönlün huzurluysa, yarını düşünme bile, dünü aklına bile getirme. Çünkü sen zaten doğru yoldasın.
      Tabi ki gelecek için planlar yapacaksın! Plansız yaşayan insan, rüzgarda bir oyana, bir buyana savrulan kuru bir yaprağa benzer. Hem cansızdır, hem de nereye gittiği belli değildir. Burayı anlayabiliyor musun? Plan yapmamandan yana değilim ben. Tam aksine, düzenli ve planlı yaşamı öneriyorum. Yaşam kurallardan ibarettir ve her şeyin yeri ve zamanı vardır. Ama sen, sadece gelecek zamana odaklanırsan, sadece yarınına önem verirsen ne bu gün kalır elinde, ne de dününden eser.
      Ne demiştik? Dün bitti, yarın ise henüz belli değil. Elinde kalan tek şey bu gündür.Kıymetini bilmeye bak. Çok sevdiğim bir söz ile toparlamak istiyorum. " Bulutun, nehirdeki yansıması sadece bir anlıktır. Bulut gider bir yana, nehir akar bir yana, sen kalırsın ortada."
      Dua ile...

©Poweredby farkında mısın?® 2014™

farkindamisinsufi@outlook.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder