24 Nisan 2014 Perşembe

ALLAH, KULUNUN ZANNI ÜZEREDİR...

      Zan...
      Bir iyiliğin üzerine olumlu inanç beslemek, güzel düşünmek ve akabinde Rabb'i güzel duygularla anmaktır zan. Kul Rabb'ini andıkça, Rabb'i kulunun her daim yanındadır. Burada önemli olan Rabb'i olumlu yönde anmak ve O'na yaklaşmaktır.
      Hz. Ebu Hüreyre ( r.a.) Anlatıyor: Resulullah ( s.a.v ) Buyurdular ; " Allah Teala Hazretleri diyor ki: Ben, kulumun hakkımdaki zannı gibiyim. O, benimle oldukça ben onunla bereberim. O, beni andıkça ben de onu anarım. O, şayet bana bir adım yaklaşırsa ben ona koşarak giderim. Kim bana şirk koşmaksızın bir arz dolusu günahla gelse, ben de onu bir o kadar mağfiretle karşılarım" [ Buhari, Tevhid 15;35 Müslim, Zikr 2, ( 2675 ) Tevbe1 ] . Hadise göre, Allah, kulun Allah hakkındaki zannına göredir. Yani Allah, kul ne şekilde tasavvurda bulunursa onu yapabilecek güçtedir. İbnu Hacer, bu ifadede kulu, Allah hakkında hüsnü zanda yani ümid içinde olmaya teşvik bulur. Kişi Allah'ın kendisini cezalandıracağını düşününceye kadar, affedeceğini düşünmesi daha muvafıktır.
      Her daim Rabb'i anmak, O'nu hissetmek ve O'nunla olmak, şüphesiz ki, amellerin özüdür. Allah, senin O'nu anmanı, hatırlamanı istiyor. Her bir işini O'nun rızasını alarak, mutlak bir niyetle yapmanı istiyor. İnsan, başıboş yaratılmamıştır ve insanın yaratılma gayesi zaten Yaradanına ibadet etmektir. Bunu hangimiz biliyoruz? Hangimiz bilip de idrak ediyoruz? Burada bilmek de, idrak etmek de yetersiz kalıyor, çünkü uygulamaya geçirlmeyen hiçbir bilginin yararı yoktur. Allah'ın varlığını bilmek, kul olabilmek adına yeterli değildir. Allah'a yakın olmak, O'nu anmak ve netice olarak Rabb'i hissetmek, yaşamak gerekir. Suyun da susuzluğunu giderdiğini bilirsin ama suyu içmezsen susuz kalırsın ve akabinde ölürsün. Demek ki, Allah'ı bilmekten ziyade O'nu güzel düşüncelerle, iyi niyetlerle anmalısın ki, sonsuz huzura eresin.
      Biraz daha derin bakarsan, tabiatta her bir varlıkta Rabb'in izleri zuhur eder. Çünkü yaratılan canlı veya cansız her bir varlıkta Rabb'in rahmeti tecelli eder. Hal böyle iken, Rabb'i hatırlamamak, O'nu anmamak mümkün müdür? Sen, gün içersinde kaç defa Rabb'ini hatırlıyorsun? Aslına bakılırsa hatırlamak sözcüğünü ben burada pek uygun bulmuyorum. Çünkü hatırlamak için önce unutmak gerekir. Rabb'i unutmak ise, ne dehşet ve utanç verici bir haldir. Sen, Rabb'ini her daim andıkça ve düşündükçe, unutma ki Rabb'in de her daim seni anmakta, seninle olmaktadır.
      Çoğumuz Rabb'i hatırlamak için sadece namaz vaktini bekleriz. Ancak, dua edeceğimiz zaman Allah'ı anarız. Oysa ki nefes aldığımız her bir an, Rabb'i hissetmek, tefekkür etmek ne güzel bir davranıştır ki kulluğu gerektiren asıl hal de budur. Davet ediyor Allah, kulum bana gel, ben de sana geleyim diyor. Ne güzel bir hissiyattır bu. Sen, Rabb'in için her ne düşünce besliyorsan, Allah da sana, senin O'nun hakkındaki zannın, düşüncelerinin derecesine göre davranır. Kaldı ki, Allah için olumsuz tek bir düşünce beslemek içten bile değildir.
      Sana mutlak huzurun sırrını vereyim mi? Gerçi bu bir sır olmamalı, çünkü bunu zaten herkes biliyor olmalı bence. Her bir hareketinde Rabb'ini düşün, her bir eyleminde O'nun rızasını al. Derdini ve / veya mutluluğunu O'na aç ve sadece O'nunla paylaş. Sonuç olarak yüreğindeki, bedenindeki huzuru fark edeceksin.
      Dua ile...


©Poweredby farkında mısın?® 2014™




   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder