12 Nisan 2014 Cumartesi

ÖZÜNÜ BİLEN, SÖZÜNÜ BİLİR...

      Söz...
      Yaratılan en özel varlığa, insana bağışlanan konuşma nimetinin can bulmuş halidir söz. Düşüncenin veya bir fikrin vücuda gelmiş şeklidir. İnsanı doğruya da götürür, yanlışa da. Burada önemli olan, sözün doğru yerden çıkması değil midir zaten? Doğru olan insanın sözü de doğrudur, çünkü o insanın doğruluğu özüdür, özündendir.
      Söz öyle sırlı bir şeydir ki, nice kapılar açar, nice mucizeler doğurur kendi yüreğinden. Ve yine söz, öylesine derin bir kavramdır ki, birçok hatalar ve yanlışlar barındırır en dibinde. Sözün önce zihinde filizlenip, daha sonra dilde tezahür etmesi büyük bir yanılgıya iter insanı. Söz, önce özden doğmalı, yürekte can bulmalı ve ruhunda zuhur etmelidir.
      Şimdi soruyorsun bana; " Sözü düşünen zihindir, bunun ruhla veya özle ne alakası vardır?" Diye. Gördün mü bak, kendin söyledin, düşünen zihindir dedin. Bizim zihinle işimiz yok. Ben sana her defasında diyorum ki, zihninle değil, ruhunla bütünleş. Derine, çok daha derine in ve oradaki özünle buluş. Sen özünü, kaynağını bilirsen, sözünü de bilirsin, sözün gideceği yeri de...Burayı anlayabiliyor musun? Önemli olan sözün nereden çıktığı değil, sözün çıkmasını tetikleyen sebeptir. Özünde barındırdığın kinse, sözünde de kin olacaktır. Sen özünde sevgiyi yaşatırsan, sözün de sevgi saçacak ve sevgi olacaktır. Sözün, senin özünün bir yansımasıdır. Ve söylenen sözün, asla geriye dönüşü olmaz...
       Allah, kullarını yaratırken, her kulunun özüne kendinden bir parça bırakır. Dolayısıyla insanın özü Rabb'dir, hakikattir, rahmettir. Hal böyle iken, özü Allah olanın sözü de yine Allah olmalı değil mi? Özünde yaradanını barındıran, özünü her hareketinde hisseden insanın konuştuğu sözler de yine Allah kelamıdır. O halde nasıl olur da hala küfürler, kavgalar ve anlaşmazlıklar yaşanır? Nasıl oluyor da, cinayetler, savaşlar ve kayıplar bitmez? Ben sana yanıt vereyim mi? Dinle o halde.
      Çekirdek olmadan meyve olmaz, tohum gelişmeden fidana dönüşmez. Bunları adın gibi biliyorsun değil mi? O halde çekirdeğin ve tohumun da içeride, meyvenin veya bitkinin özünde olduğunu da biliyorsun. Çekirdekte sorun varsa meyve olmaz, tohumda hata varsa, bitki oluşmaz. Veya başka bir açıdan bakacak olursak, tohumdaki veya çekirdekteki kodlar ne ise, oluşacak meyve de, çiçek de odur. Bir papatyanın tohumundan gül olmaz, bir elmanın çekirdeğini toprağa ektiğinde portakal oluşmaz. Özü ne ise o...
      Bir meyvenin özü çekirdeğidir ve çekirdek, o meyvenin oluşma nedenidir. Peki, senin özün, çekirdeğin, oluşma nedenin ne? Allah! Allah'ın olduğu yerde yanlış olmaz, Allah'ın ve Peygamberinin ( s.a.v ) kelamının geçtiği yerde kötülük zuhur bulmaz. O halde, özünde Allah olanın, özünde Peygamber ( s.a.v ) olanın, sözünde de yine özünde var olan güzellikten başka, doğruluktan başka bir şey olmasının mümkünü yoktur.
      Sen, ruhani bir varlıksın. Öteki yaşama giderken yanında götüreceğin tek şeydir ruh ve ruhun senin merkezindir, merkezinde ise özün vardır. Sen, önce bir içine dön, derine in ve özünü bul. Özünü bulursan, özünü bilirsin. Özünü bilirsen, sözünü de bilmiş olursun.
      Dua ile...

©Poweredby farkında mısın?® 2014™


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder