12 Mayıs 2014 Pazartesi

KELAMI ALLAH OLANIN, SELAMI ALLAH'TAN GELİR...

      Kelam...
      Allah'ın yüce sıfatıdır kelam. Kur'an'da geçen sözler ve lafızlardır. Kelam, sadece ağızdan çıkan bir söz değildir. Önce ruhunda filizlenir, sonra yüreğinde can bulur ve sonrasında dilinden zikrolup süzülür.
      Söz, ağızdan çıkmadan önce zihinde şekilleniyor olsa da, ona bu şekli veren rahmet yine Rabb'inden gelir. Bu da, sözün zihinden önce yürekte can bulmasındandır. Oysa ki, yürekten sonraki zihin sürecinde söz, her türlü vesveseye ve nifaka maruz kalmaktadır ki, bu da yine şeytanın hilelerinden biridir. Sen, zihnine değil de, yüreğine odaklanırsan, yüreğindeki o sonsuz rahmeti hissedip, ona göre konuşur ve hareket edersen, ne zihnin yanılgısına kapılırsın, ne de şeytanın vesveselerine kulak verirsin.
      Her şeyi yoktan var eden, yarattıkları arasında seni en özel kılan Rabb'in her daim senin yüreğinde. Bu durumda, Allah'ın bulunduğu bir yerde, şeytanın ne işi olabilir ki? Yeter ki sen, zihnindeki şeytanı değil de, yüreğindeki Rabb'ini hisset ve O'na sımsıkı sarıl. Senin fikrin de, zikrin de Allah olduktan sonra endişe etme! Tabiat sana göre şekillenir, kainat senin için hareket eder ve gün, her defasında senin için doğar. Çünkü sen, Rabb'ini dilinle değil, yüreğinle anmaktasın. Çünkü sen, her daim seni yaratanı hatırlamaktasın ve böylece içinden, en derinden gelen rahmetin huzurunu iliklerine kadar hissetmektesin. Senin her bir zerrende Rabb'inin  tecellisi zuhur etmekte iken, artık sana ne şeytan yaklaşabilir, ne de bela musallat olur.
      Daha derin düşünmeni isterim. Gün içinde her daim Rabb'ini anmanın, O'nun o güzel isimlerini zikretmenin sana sunacağı o eşsiz huzuru hissedebilmek, ne muntazam bir duygudur. Buraya dikkat et! Ben sana zikirden söz ederken, histen uzak, odaklanmaktan bihaber, sayılara endekslenmiş, sadece ama sadece tekerrürden ibaret bir zikirden bahsetmiyorum. her bir sözü, her bir ismi içine sindirerek, yaşayaraki tüylerin ürperircesine zikretmenden söz ediyorum. Bir çok din kitabında Esma-ül Hüsna ve Vird'lerin belirli bir sayıları vardır bilirsin. Yaşam içinde her bir şeyin bir kuralı ve sayısı olması gerektiği gibi, bu güzel dinimizde de bu vardır elbet. Ama ben, işin bu boyutunda sabit kalmaktan ziyade, yapılanı aşkla yapmaktan yanayım. Rabb'imin o güzel isimlerini zikrederken, sayıya odaklanmaktan aşkı kaçırıyor insanlar. Birbirini izleyen sayı dizisinde tekrar eden o manalı kelam, o kutsal isim, belli bir süre sonra otomatikleşmiş bir hal alıyor ve ne yazık ki insan üzerindeki manasını ve akabinde tesirini yitiriyor. Hal böyle iken, ne sevap kalıyor ortada ne de derece. Bu durumda sana bir şifası olmamasının sebebi de budur. Sen binlerce defa tekrarlamış olabilirsin ve yine binlerce kez dilinde yankılanabilir fakat, sen hissetmedikçe, yaşamadıkça, herhangi bir sözden hiçbir farkı kalmaz unutma!
      Alemlerin Rabb'i Allah; " Bana, güzel isimlerimle dua edin" Buyurmuştur. Bilmelisin ki, senin muhtaç olduğun her bir şifa, Allah'ın Esma'larında gizlidir. Rabb'inin her bir ismi, senin faklı bir derdine derman, dolayısıyla muhteşem bir huzur, bereket ve rahmet otağıdır. Hiçbir dua bilmiyorsan ve Rabb'ine ne şekilde dua edeceğini düşünüyorsan dert etme! Sana sadece Allah kafi. Allah'ın güzel isimlerini ve akabinde manalarını öğrenmen, seni sonsuz bolluğa, huzura ve sağlığa götürecek bir köprüdür. Sen yeter ki, bu köprüden geçmesini ve geçerken farkında olmasını bil!
      Selam, Allah'ın kelamının iletilmesidir. Allah'ın kelamında ise nice rahmet gizlidir. Sen bir söz söylersin, o sözden bin bir nur yağar. Sen bir anarsın, Rabb'in seni bin anar ve sen bir adım atarsın Rabb'in sana koşar. Yaptığın her işte, attığın her adımda ve başlamak üzere olduğun her bir başlangıçta sen, Rabb'ini anar, O'nun rızasını alır ve iznini dilersen, yaptığın o iş, gittiğin o yer ve başlayacağın her ne ise sana şefaat eder, ayaklarına serilir ve melekler başucunda sana dua ederler. Sen bir nefes çekersin içine, bin bir rahmet dolar ciğerlerine. Ve sen Allah dersin, Rabb'in selamını gönderir sana semanın yedi kat üstünden.
      Hiçbir zaman unutma! Hissetmediğin şey sana ait olamaz. Yaşamadığın hayat, senin değildir. Ve tatmadığın duyguların sana kıvamı yoktur. O halde lütfen artık farkında ol, bir şeyi yaparken orada ol. Onu yaparken aynı zamanda yaşa, her bir hücrende yaşa. Ancak bu sayede yaptığın işin hayrına nail olabilirsin. Sen Allah'la meşgulsen, şifa senden eksik olmaz. Sen Hakk yolundaysan, ayağına diken bile batmaz. Ve sen, rahmet kapısını çalmak üzere isen, sen daha çalmadan o devasa kapı kendiliğinden açılır da, senin hissederek zikrettiğin o kutsal kelamlar sana buyur eder.
      Bu güne kadarki hatalarını unut, sonuçta onlar bir hatadan ibaretti. İşlemiş olduğun günahlarını aklına bile getirme, çünkü onlar zaten aklının seni yanıltmasıydı. Sen artık bu anın içinde yaşamaktasın, sen bu ana aitsin. Ne düne dair bir kanıt var elinde, ne de yarına dair bir senet. Şimdi, her şeyin üzerine bir sünger çek ve sadece ama sadece " ALLAH " de, ötesini bırak !!!
      Dua ile...

©Poweredby farkında mısın?® 2014™

farkindamisinsufikitap.wordpress.com
farkindamisinsufi@outlook.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder