27 Mart 2014 Perşembe

ALLAH SÖZE DEĞİL, KALBE BAKAR...

      Samimiyet...
      Başlı başına bir yürek işidir samimiyet. Maddeden sıyrılıp, manaya uzanan bir yoldur kimi zaman. Sözden öte, kafiyeden uzak ama bir o kadar sıcak bir histir oysa. Uzakları yakınlaştıran, mesafeleri aradan kaldıran ama saygıdan ödün vermeden hissedilen bir duygudur samimiyet...
      Önce kendine karşı samimi olmalısın. Dürüst, adil ve gerçekçi...Unutma ki; kendine yakın olmayan, başkasına da yakın olamaz. Yüreğinde hem yakınlığı hem samimiyeti hissediyorsan doğru yoldasın demektir. Ne yaparsan yap, her ne işle uğraşırsan uğraş veya ne söylersen söyle, kabuğundan ziyade, özünde fışkıran bir volkan gibi ısıtırsın etrafını. Çünkü sen dışa değil, tam aksine içe dönmüşsündür ve derinde, çok daha derinlerde olan huzuru yakalamışsındır. Huzurlu olan insan, samimidir, gerçekçidir, uysaldır. Ne kötülükten eser vardır yüreğinde ne de sinir ve stresten bir zerre. Görüyorsun değil mi? Kendini bilen insan, ahlakı bilir, rahmeti bilir ve gerçeği bilir. Burayı iyi dinle; Allah, amellerinde samimi olanı sever...Laf olsun diye dua eden, Hak yerini bulsun diye ezbere ibadet eden bir kul, samimiyetten nasibini almamış demektir. Sana bir öneride bulunayım mı? Hiçbir şeyi, olması gerektiği için yapma. Bu, sende mecburiyet duygusunu uyandırdığı için zihnin oyununa geleceksin.Çünkü zihin, mecburiyeti sevmez. Unutma ki sen ruhani bir varlıksın, yaşamı zihninde değil, ruhunda hissettiğin sürece yaşadığını anlarsın. Bu sebeple yapılması gereken ne varsa, Allah rızası için yap, severek yap, hissederek yap. Göreceksin ki dokunduğun her nesnede, baktığın her yerde ve yaptığın her işte O'ndan, Rabb'inden izler bulacaksın.
      Şimdi bana kulak ver ve kendine sadece iki dakika ayır. Seninle küçücük bir terapi uygulayacağız. Nasıl mı? Beni iyi dinle; Olmasını istediğin ne varsa - bu bir dilek olabilir - kıbleye yönel, otur dizlerinin üstüne ve aç ellerini, kaldır usulca semaya. Hiçbir ayete, hiçbir sureye ve hadise takılı kalmadan, içinden geldiği gibi mutlak bir samimiyetle dua et Rabb'ine. Buraya dikkat et! Duaları, ayetleri ve sureleri kulak ardı et demiyorum, haşa ben sana tam aksini öneriyorum fakat aradaki ince çizgiye dikkatini vermeni istiyorum. Ezbere olan her şey uzaktır, soğuktur, ölüdür. Oysa ki hissederek ve yaşayarak yaptığın her bir şey yaşayandır, sıcacıktır. Unutma ki insan dua sayesinde insandır.Dilersen kaldığımız yerden devam edelim; İçinden ne geliyorsa söyle tek dostuna. Derdin mi var, anlat. Bir belaya mı maruz kaldın, açıkla. Bir şeye mi ihtiyacın var, iste...İçinden ne geliyorsa, her ne şekilde ve üslubla olursa olsun konuş Allah'la. Evet, yanlış duymadın konuş. Bir süre sonra içinde bir huzur ve yüreğinde eşsiz bir rahmet hissedeceksin. Ben bunu çok sık yaparım, hatta her an uyguladığım bir terapidir bu. Mesela bir örnek vereyim sana; Sabah evden çıkarken, " Allah'ım bu gün de beni hayırlı insanlarla karşılaştır ve işlerimde başarılar ihsan eyle." Der ve gerisini Rabb'ime bırakırım tam bir tevekkülle. Yolda yürürken mesela, " Ey güzel Rabb'im, şu anda işine gücüne giden her kuluna yardım et, işlerinde hayırlı olanı nasip et, şu yaşlı teyzenin üzerinden rahmetini esirgeme veya şu küçük çocuğun üzerindeki yükü hafiflet." Gibi küçük, küçücük dualar sayesinde konuşurum Allah'la. Alışverişe mi gideceğim hemen başlarım konuşmaya dostumla: " Allah'ım, yapacağım alışverişte hayırlı olanı nasip et, benim için şerre çıkan yolları kapat." Derim ve öyle hareket ederim. Görüyorsun değil mi? Her bir şeyin başında niyet önemli. Çünkü Allah söze değil, kalbe bakar...
      Sana bir hadis hatırlatayım; Bir gün, Hz. Musa koyunlarını otlatmakta olan bir çoban görmüş. Çoban, ağacın altında dizlerinin üzerine oturmuş bir vaziyette açmış ellerini dua ediyormuş. Hz. Musa, kulak vermiş çobanın sözlerine. Çoban;
      - Allah'ım, her şeyim sana feda olsun, dilersen senin için bir koyun keseyim hem de en yağlısından, bilirsin ki yağlı koyun daha lezzetli olur, afiyetle yersin. Diyormuş ki, Hz. Musa dayanamayarak araya girmiş;
      - Sen ne yapıyorsun, Hiç öyle dua olur mu? Allah yemekten, içmekten münezzehtir. Nasıl bir günaha girdiğinin farkında mısın? Al şu duaları da ezberle, Rabb'ine bunlarla dua et der ve oradan gider. Gece uyurken bir söz işitir Hz Musa Allah'tan;
      - Ya Musa, sen ne yaptın? Bana karşı samimi olan kulumu benden uzaklaştırdın. Ben ondan razıydım, o benim sadık kulumdu. Der ve Bu sözler karşısında Hz. Musa yaptığından pişman olur. Sabah olunca ilk işi çobanın yanına gitmek olur. Yine aynı ağacın altında ve aynı vaziyette çobanı görür. Ellerini kaldırmış, ezberlediği dualarla, samimiyetten uzak ve yüzü asık bir şekilde dua etmektedir. Hz. Musa, duası biten çobanın omzuna dokunur ve;
      - Ey çoban, beni affett, sen haklıydın. Şimdi sana verdiğim duaları bir yana bırak ve kendi bildiğin gibi dua et Rabb'ine der.
      Hiçbir zaman unutma; Sözlerinle değil, yüreğinle bir yerlere gelirsin. Çünkü, hayırlı olan her işte sözler değil, yürektir etkisi olan. Hala neyi bekliyorsun? Ceketini giyerken hatta ayakkabını bağlarken bile kalbindeki Rabb'ini hisset. O'na tevekkül et, O'na sığın ve bir tek O'na aç derdini. Unutma ki, herkes bir yana çekildiğinde, Rabb'in hala ellerinden tutuyor olacaktır...
       Dua ile...


©Poweredby farkında mısın?® 2014™

http://google.com/+farkındamısınsufi
http://www.facebook.com/farkindamisinsufi
http://blog.radikal.com.tr/Blog/farkinda-misin
http://farkindamisinsufi.blogspot.com
http://www.blogger.com/home
http://farkindamisinsufi.simplesite.com.tr
http://farkindamisinsufi@outlook.com
http://www.youtube.com/FARKINDA MISIN
http://www.youtube.com/channel/UCINHdWqHyeftfdtTm4oR7GA

   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder